30 Ocak 2014 Perşembe

Bir Geyşa'nın Anıları/Arthur Golden


Memoirs Of A Geisha
Bu ay okumayı planladığım kitaplarımı erken bitirince, uzun zamandır okumak istediğim Bir Geyşa'nın Anıları'na başladım. Kitap biter bitmez filmini de izledim. İzlemeden önce tereddüt ettim  çünkü, Bazen filmler kitabı kadar etkileyici olamıyor. Bu konuda da yanılmadım, bana kalırsa kitabı okumadan filmi izlemeyin.
Kitabın önsözü böyle başlıyor;
"Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların, iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak için eğiltildikleri; aşk hayallerine küçümsenerek bakıldığı, dış görünümü görkemli bir dünya gözlerimizin önüne seriyor."
Kitabın önsözünde, Sayuri'nin hayatı ve yaşadıklarının gerçek olduğu yazılmıştı. Yazarın dili basit olmasına rağmen üslubunu sevdim. Betimlemeler sayesinde, Sayuri'nin yaşadığı zamanı ve mekanı kolaylıkla aklımda canlandırdım.
 Japon kültürüyle uzaktan yakından alakası olmayan ben, kitaptan o kadar çok etkilendim ki Uzak doğu kültürünü daha detaylı araştırya başladım. Filme değinirsem aynı olumlu yorumları  ne yazık ki film için söyleyemeyeceğim. Film kitabın verdiği heyecanı vermedi. Filmde, olayların başladığı yerlerde ki  sahneler hızlıca geçilmiş ve kitapla tam anlamıyla uyarlanamamış.  Keşke filmin ana dili Japonca olsaymış. Film hakkında daha fazla yorumda bulunmadan filmde, Beni en çok etkileyen ise savaş yıllarında yaşananlardı.  Japonya da başlayan hikaye Sayuri'nin New York'a taşınıp orada bir çayhane açması ile son buluyor.
Etkileyici ve sürükleyici bir kitap olan Bir Geyşanın Anıları'nı hala okumadıysanız en kısa zamanda okumanızı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder