90'lı yıllara damgasını vurmuş bir kitap vardır ki , döneminde yayına çıktığında psikoloji felsefeye ilgi duysun duymasın okuyan herkesi derinden sarsmıştır. Yıllar geçse de üzerinden etkisini dalga dalga sürdüren bu eser, kült eserler kategorisinde çoktan yerini almıştır.
Kütüphanenin tozlu raflarını karıştırırken 1998 yılında 4.Baskısı yapılmış Irvın Yalom'un bu meşhur eserini gördüm aslında çok aşinaydı kapağı, çünkü daha önce kaç kez karşılaşmıştım kendisiyle... 20 yıla yakın Kütüphanede yer alan bu eseri elime aldım ve tozlu sayfalarını silkeleyip okumaya başladım. O günden sonra bitmesin diye gıdım gıdım okudum. Her okuma sonrası içime işlesin diye, içime döndüm ve sordum; “Ne kadar özgürüm?” “Özgürlüğümü satın aldığımı sanırken aslında köleliğimizi satın alıyorum?” “Mutluluğu koşula bağlayan bu öğretiler yoksa bana mutsuzluğu mu öğretti” Kitap iki ana karakterin karşılıklı sohbetleri üzerinden ilerliyor. Dr.Breuer,tüm Avrupa'nın tanıdığı önemli bir doktor ve şöhretinin doruğundadır. Nietzche ise evliliği bir tutsaklık olarak gören toplumun dayattığı her şeyi ret ederek yaşadığında özgür olacağına inan sıradan insan olmayı arzulayan bir sıra dışı hasta...
Nietzsche Ağladığında alıntılar...
Kişi en sonunda, arzu ettiği şeyi değil, arzusunu sever.
Nietzsche Ağladığında alıntılar...
Kişi en sonunda, arzu ettiği şeyi değil, arzusunu sever.
Evlilik ve ona eşlik eden mülkiyet ve kıskançlık, ruhu tutsak eder.
Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Pos bıyıklım benim, aşkım o..
YanıtlaSilSert bakışlı pos bıyıklım:) Niçeyi kim sevmez ki:)
Silinsanların bütün eğilimleri kendine yöneliktir:)
YanıtlaSilinsanların bütün eğilimleri kendine yöneliktir:)
YanıtlaSilmerhaba ne hoş bloğun var yeni keşfettim ve takibe aldım bana da bekliyorum,sevgiler :)
YanıtlaSilHoş geldin geç gördüm. Teşekkür ederim sevgiler❤️
YanıtlaSil