6 Haziran 2014 Cuma

Baştan Başa BosnaHersek

Merhaba
Herkese geçtiğimiz sene Bosna Hersek ziyaretinde bulunmuştum. 4 Gece 5 gün geçirdiğim bu ülke hüzünlü haliyle beni o kadar çok etkilemiş bir türlü gezi ile ilgili bir yazı oluşturamamıştım. Üzerinden daha uzun bir zaman geçmeden Bosna Hersek ile ilgili genel bir yazı hazırlamaya karar verdim.
Saray Bosna ziyaretimizde Saraybosna, Mostar, Travnik ve Türk Köyü Pojitel ile sınırlı kalsada Bosna Hersek Kültürünü tarihi dokusunu hissetmek için doyurdu. Seyahatimize öncelikle Saraybosnadan başladık.Saray-Bosna, 700 bin civarındaki nüfusuyla  pırıl pırıl akan Miljacka Nehri kenarına ve onu çevreleyen yemyeşil tepelerin eteklerine kurulmuş küçücük huzur dolu bir şehir .
Saraybosna’nın tarihini kısaca özetleyecek olursak, Saraybosna’nın kuruluşu Osmanlılar’ın 1463’te bu bölgeyi fethetmesine dayanıyor. Sonrasında Türkler’in Avrupa’da kurduğu en büyük şehir haline geliyor 1878 yılına kadar Osmanlılar’a bağlı kalan şehir, Berlin Anlaşması’yla Avusturya-Macaristan yönetimine bırakılıp. Sonrasında, 1918′de Yugoslavya Krallığı’na bağlanyor. 1992’de de bir referandumla Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etmesiyle Bu günkü Yönetim biçimine yaklaşıyor.
Bu tarihi çeşitlilik şehrin mimarisine de yansımış.Şehirde birbirinden tamamen farklı üç mimari bölge var. Bir tarafı sosyalist dönemden izler taşırken. Diğer taraftan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun mimarisi ve en sonunda Başçarşı da Osmanlı mimarisi izler taşıyor ki en iyi  korunan bu bölge.Bu şehirin her sokağıyla yaşanmışlık hissi taşıyor.Beni büyüleyen özelliğide kesinlikle buydu. 
Bir çok renk ve hissi bir arada barındıran bu Şehirde bazen kendinizi Türkiye’de bir kasabada, bazen kendinizi Batı Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinden herhangi birinde bazende yemyeşil tepeleri seyredalıp Alpler’de hissediyorsunuz.
Şehrin demografik yapısı, Boşnaklar (Bosnalı Müslümanlar), Sırplar (Ortodokslar) ve Hırvatlar’dan (Katolikler) oluşturuyor. 
Şehrin huzurlu havasına aldanıp, yaşamış oldukları savaşı unutsak da, bir şekilde kendini mutlaka hatırlatıyor. Saraybosna, Bosna Savaşı sırasında, 1992-1995 yılları arasında, dünya modern savaş tarihindeki en uzun kuşatmaya maruz kalmış ve çocuklar dahil binlerce insan bu kuşatma sırasında hayatını kaybetmiş, çok daha fazlası da yaralanmış veya sakat kalmış.

Kurşun izleriyle dolu binaları görünce insanın içi acıyor ve durup sorguluyor, böyle huzur dolu, güzel bir şehirde insanların ne alıp veremediği neydi?
SARAYBOSNA’DA GEZİLECEK, GÖRÜLECEK YERLER
Saraybosna her ne küçük bir şehir olsa da gezilecek görülecek oldukça fazla yeri var. Ama en ünlüsü tabii ki BAŞÇARŞI.
Saraybosna’nın çok iyi korunmuş Osmanlı mahallesi Başçarşı’da gezinirken, kendinizi birkaç yüzyıl öncesinde hayal etmeniz hiç zor değil.
Osmanlı’dan kalma bir çok cami ve birbirinden güzel eserler var.Bosna Hersek’teki en büyük katedral olan SARAYBOSNA KATEDRALİ de Ferdadiye Caddesi üzerinde bulunuyor. 
Avusturya Macaristan İmparatorluğu mimarisinin hakim olduğu Mareşal Tito Caddesi üzerinde, bir de Osmanlı döneminde, 1561 yılında inşa edilen ALİ PAŞA CAMİİ var. Küçük ama çok güzel bir cami.
Latin Köprüsünden
I. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olarak 1914 yılında Avusturya Arşidükü Ferdinand’ın bir Sırp tarafından öldürülmesini hepimiz okuduk, öğrendik. Bu acı olay işte Saraybosna’da, LATİN KÖPRÜSÜ üzerinde gerçekleşmiş.
Mostar Köprüsü
Bu arada Bosna Hersek’e gelmişken, Hersek bölgesinin ana kenti MOSTAR’a da gitmemek olmaz. 1992 yılında yıkılan bu köprü  tarihe bakacak olursak. Neretva Nehri üzerinde, Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayruddin'e bölgede ticaretin gelişmesi için yaptırılmış bir eser. 24 mt yükseklikte ve 30 mt uzunlukta olan bu köprü yapıldığı dönemde en ileri teknikler kullanılarak inşaa edilmiş. Hırvat Bölgesiyle Hersek bölgesini birbirine bağlayan Mostar Köprüsü yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olmuştur. 1992'de Bosnalı Sırplar başlatılan saldırı sonrası,  
Pojitel

1993'te Hırvat tankları tarafından tamamen yıkılmış. Dev taşları, Neretva Nehri'nin sularına gömülmüştür.1997 yılında inşasına tekrar başlanan köprünün sulara gömülen taşları, vinçle çıkaraılmış orjinalıne sadık kalınarak tekrar inşaa edilmiştir. Hatta köprü ilk yapılırken taşların çıkarıldığı fakat günümüzde kullanılmayan taş ocağı sadece bu köprünün onarımı için tekrar faliyete geçirilmiş. Köprü şuan Unesco tarafından Dünya mirası listesine alınmış ve koruma altındadır. Geleneğe göre bölgede yaşayan gençler nişanlandıkları kızlara cesaretlerini göstermek için bu köprüden nehre atlayış yaparlarmış. Günümüzde bazı Bosnalı gençler ücret karşılığı köprüden atlayış yapıyorlar birkaç gencin atlayışına çığlıklar eşliğinde şahit olduk.

Mostar Bölgesi
Mostar Köprüsü sonrası rotamız eski bir Türk Köyü olan Pojitel(Poçitel) Mostar’a  15 Km uzaklıkta olan bu yerleşim yeri taştan bir kent. Boşnakça Başlangıç noktası demek olan Poçitel Dubrovnik ile sınır komşusu. Neretva nehrinin kıyısında olan bu kent ilgiyi hak ediyor
pojıtel

Peki Saraybosna’da ne yenir, ne içilir, nerelere gidilir?
Saraybosna’da her yerde PEKARA var, Anlamı fırın. Benim Saraybosna’da en sevdiğim yerdi. 

Sarajova Baş Çarşı Kahvehanesi
Malum Boşnaklar’ın börekleri çok meşhur. İstanbul’da bile birçok yerde BOŞNAK BÖREKÇİSİ bulmak mümkün.
Ama tadına bakmak için en iyi yer, tabii ki Başçarşı. Fiyatlar da çok uygun. CEVAPCICI, tüm Balkanlar’da olduğu gibi, Saraybosna’da da en popüler yemeklerden birisi. Yanında da “jogurt” dedikleri katı ayran oldu mu tadına doyum olmuyor.
Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder