11 Mart 2015 Çarşamba

The Theory of Everything

Merhaba,
27 Şubat’ta Türkiye’de beyazperdede seyirciyle buluşan, Her şeyin teorisi “ The Theory of Everything” dün akşam 10.03.2015 iş arkadaşlarımla Taksim Demirören’deki Pink sinemalarında izledik. Filme The Theory of Everything geçmeden önce Pink sinemalarının konforsuzluğuna biraz bahsetmek istiyorum. Benim bu sinemalarda ilk film deneyimimdi aşırı konforlu koltuklar, bana aşırı konforsuz geldi.  Cinemaximum sinemalarıyla olan fiyat farkını göz önünde bulundurursanız bu konforlu, konforsuzluk görmezden gelinebilir.

Stephan Hawkins’in biyografik filmi bu sene izlediğim en iyi filmlerden bir tanesi The Theory of Everything. İzlemeden önce önyargılıydım genellikle dram ve biyografi filmlerinden uzak dururum ancak The Theory of Everything benim tüm önyargılarımı çürüttü. Senaryosu başarılı, genellikle biyografik filmler risklidir. The Theory of Everything Senaryosu, Stephan Hawkins’in; gerek aile yaşamı, duygusal dünyası, gerek hastalığı, gerekse bilim adamlığına o kadar dengeli o kadar kritik değinilmiş ki her şey tam kararında kalmış.
Dram türünde olan The Theory of Everything sınıfından sıyrılıyordu çünkü her şey gerçekti. Sanki Hawking gençliğine dönmüş ve bir kamera ile bize geçmişi çekip getirmiş gibiydi. Hawking rolünü oynayan daha doğrusu yaşayan Eddie Redmayne bana göre bu yıl Oscar'ın en güçlü adayı. Eddie Redmayne,  Hawking rolünde devleşmiş.
The Theory of Everything şu sıralar vizyondaki filmler arasında en izlenesi olan bir film şimdiden iyi seyirler.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder