25 Şubat 2016 Perşembe

Haruki Murakami'den yaban koyunun izinde

 Haruki Murakami’nin Kitabı Yaban Koyunun İzinde'
Murakami ilk kez tanışma hikayemi okuyanlar hatırlar. İlk burada yazmıştım. Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında benim en sevdiğim romanlarından biri oldu. 
Kitabın arkasında “post modern bir dedektiflik öyküsü” olarak tanımlaması yapılan bu kitap ilk yarısına kadar  “nerede dedektiflik maceraları” diye sabırsızlandırıdı. İlk yarıdan sonra kitap, o hantallığı üzerinden atarak beni konusunun içine aldı.
Kitabın konusuna gelirsek, kahramanımızın, müşterisi için kullandığı  koyun resminin onun başını belaya sokması sonucu başlıyor. Herşeyin bir koyun fotografıyla başladığı bu hikayede kitabın adı da yaban koyunun izinde. 
Sade kapak tasarımı ve ilginç bulduğum adıyla kitap okumak için merak uyandırdı. Kitabı okudukça bu etkiyi aradım durdum. Bu bekletiyle kitaba başlayınca ilk sayfalarda sıkıldım ancak yalın dili sayesinde bu evreyi kitabı bırakmadan atlattım. 
Yine her kitabında olduğu gibi bu kitabında da  Murakami'nin kişisel zevklerine göndermelerine sıkça rastladım. Yazarın bu tarzı benim hoşuma giden tarafı oldu.
Kitapla ilgili bir eleştiride daha bulunacak olursam; bu eleştiri çevirisine olacaktır. Kitap akıcı ve anlaşılır bir çevirisi olmasına rağmen bazı kelimeler abuk bir biçimde dilimize çevrilmiş.Tek kelime japonca bilmesemde böyle bir çevirinin yapılamayacağını tahmin edebiliyorum.Örnek verecek olursam: belleten: bülten, almaç: ahize, pusula: not , film görmek: film izlemek, küçük parmak: serçe parmak gibi...
Herkese Mutlu Cumalar💐