I
Brüksel sonrasında rotamızı Hollanda’ya çevirdik. Bardaktan boşanırcasına yağmurun yağdığı
sokakların toprak koktuğu o gün, yola
koyulduk.
Brüksel metrosunun 2 Line kullanarak aynı zamanda tren seferlerinin de aktarmasının olduğu, arst-loi durağında inerek İDBUS otobüsünün kalkacağı perona ulaştık.
Brüksel metrosunun 2 Line kullanarak aynı zamanda tren seferlerinin de aktarmasının olduğu, arst-loi durağında inerek İDBUS otobüsünün kalkacağı perona ulaştık.
Yaklaşık 5 saat süren yolculuk sonrası kozmopolit sıfatını layığıyla taşıyan
Amsterdam karşımızdaydı. Amsterdam’ı nasıl tanımlayacağımı inanın hiç
bilmiyorum.
Bir tarafta her biri lezzetli birer pastaya benzeyen evlerin
arasında Hansel ve Gretel masalının canlı yaşandığı şehir diğer taraftan da
özgürlüğünü ararken kendini kaybetmiş boş gözlere etrafa bakıp sürekli kendi
kendine konuşan insanlara rastladığın bir şehir.
Amsterdam bana göre herkes için farklı çağrışımları olan ve
herkese istediğini sunacak olan bir şehir.
Amsterdam kesifini yürüyerek
gerçekleştirdik. Yürümek içinde hava şartları bizden yanaydı. Amsterdam, İstanbul en sıcak günleri yaşarken puslu ve
serindi. Güneş arada yüzüü gösterip içimizi ısıtırken bu hava şartları, gezmek
için avantajdı. Soğukla kalın giyinerek başa çıkabiliyorum ama sıcaklar ile
nasıl baş edeceğimi bilmiyorum. Kaldığımız 4 gün boyunca güneş bize yüzünü
ancak giderken gösterdi.
Avrupa’nın şehirlerini , açık hava ve kapalı hava müzesi olarak
sınıflandırırsam. Benim için; Prag,
Budapeşte, Brüksel, Viyana, Floransa ve Barselona açık hava müzesiyken
Amsterdam, Paris, Madrid ve Berlin kapalı hava müzesidir.
Amsterdam’da bu sebeple bol bol müze gezdik ve müzeleri
içinde beni en çok etkileyeni ise eşsiz koleksiyonuyla Rijksmuseum idi.
Eğer birçok yeri gezme şansınızın olmadığı kısa bir gezi planlıyorsanız.
Rijksmuseum’u önceliğinize alabilirsiniz. Zira bu yazıda da bu müzenin eşsiz ve
zengin koleksiyonundan bahsedeceğim.
Rijksmuseum, 17.
yüzyıl Hollanda sanatına adanmış en geniş koleksiyonun yanı sıra Ortaçağ’dan
günümüze uzanan ilgi çekici eserlerin de sergilendiği Hollanda Ulusal
Müzesi’dir. Kral Louis Napoleon tarafından 1808 yılında Dam Meydanı’ndaki
Kraliyet Sarayı’nda kurulan müze, 1885 yılında Vondelpark’a taşınmıştır.
Aynı zamanda Amsterdam’ın merkez tren istasyonu olan
Amsterdam Centraal’in de tasarımcısı olan P. J. H. Cuypers tarafından
tasarlanan ana bina on yıllık yenileme çalışmalarının ardından 2013 yılında
kapılarını ziyaretçilerine tekrar açmıştır.
Rijksmuseum günümüzde sahip olduğu 8000’den fazla eserle dünyanın en büyük
Felemenk sanat koleksiyonuna sahiptir.
Hollanda’nın tartışmasız en ünlü müzesi olan Rijksmuseum, aralarında Rembrandt’ın 20
kadar tablosunun yanı sıra Steen, Hals, Vermeer ve diğer önde gelen ressamların
eserlerinin bulunduğu 17. yüzyıl Hollanda resminin en kapsamlı koleksiyonlarını
içermektedir. Müzede ayrıca Hollanda sanatının 20. yüzyıl öncesindeki tüm
dönemlere ait olağanüstü bir resim koleksiyonu da bulunmaktadır.
Rijksmuseum,
Amsterdam
Rijksmuseum’un giriş katında Ortaçağ ve Rönesans dönemi
sergilerinin yanı sıra, Özel Koleksiyonlar ve Asya Pavyonu bölümleri yer alır.
Birinci katta 18.-19. yüzyıl sanatı; ikinci katta 17. yüzyıl (Altın Çağ) ve
üçüncü katta 20. yüzyıl eserleri sergilenir.
Rijks Müzesi,
Amsterdam
Rijksmuseum Bölümleri
Ana Bina: Müze
binasının Neo-Gotik üsluptaki çatıları ve süslemeli bir şekilde dekore edilmiş
ön cephesi konusunda, Protestanlar tarafından şiddetle eleştirilmiştir.
Bahçe: Heykeller
ve ilgi çekici eserlerle doludur.
Atriyum: Müzenin
girişi ve merkezidir. 1885 tarihli orijinal tasarıma göre restore edilen
avlular bir yer altı geçidiyle birbirine bağlanır.
Mozaik Zemin: Yüz
binlerce küçük mermer parçasıyla döşenen zemin simgesel figürlerle doludur.
Asya Pavyonu: Bu
bölümde farklı dönemlerden çeşitli kültürler hakkında bilgiler edinebilirsiniz.
Özel Koleksiyon:
Meissen porselenleri, dondurulmuş hayvanlar, minyatür gümüş işleri ve
cephanelik gibi çok çeşitli nesneler bu bölümde sergilenir.
Altın Çağ: Rembrandt,
Jan Steen ve Frans Hals gibi Felemenk ustaların eserlerinin sergilendiği,
müzenin en önemli bölümlerinden biridir.
Modern Sanat: İki
bölüme ayrılan bölümde 20. yüzyıl eserleri sergilenir.
Bunlar dışında müzede yer alan Büyük Salon ve sadece sanat
tarihi araştırmacılarına açık olan Kütüphane de Rijksmusuem’un diğer önemli bölümleri arasında yer alır.
Rijksmuseum’da
Sergilenen Önemli Eserler
Gece Bekçisi (The
Nightwatch, Rembrandt, 1642): yüzyıl Flaman resim sanatının önemli
yapıtlarından biri olan resim, kent milis gücünün grup portresi olarak
ısmarlanmıştır. Müzedeki en önemli eser olan Gece Bekçisi, müzenin Philip
kanadının en göz önündeki alana yerleştirilmiştir.
The Nightwatch (Gece
Bekçisi)
Mutfak Hizmetçisi (The Kitchen Maid, Vermeer, 1658):
Pencereden süzülen ışık süzmesi ve manzaranın dinginliği Jan Vermeer’in sık
kullandığı bir temadır.
The Kitchen Maid
Yahudi Gelin:
Rembrandt en şefkatli portrelerinden biri olan Yahudi Gelin’i yaparken (1667),
bilinmeyen bir çifti, İncil’de yer alan İshak ve Rebeka karakterleri kılığında,
alışılmadık ölçüde serbest bir şekilde betimlemiştir.
Aziz Elizabeth Günü
Taşkını (1500): 1421 yılındaki su baskınını betimleyen bu altar panosunun
ressamı bilinmiyor.
Patenciler ve Kış
Manzarası (1618): Ressam Hendrick Avercamp ayrıntılı kış manzaraları ile
ünlüdür.
Rijskmuseum’da üstte adı geçen eserler dışında sergilenen önemli
eserler arasında; Mavi Giysili Kızın Portresi (Johannes Verspronck, 1641),
Tapınak Muhafızı (Naraen Kongo, 14-15.yy), Acıların Bakiresi (1500-1510) ve
Kare Adam (Karel Appel, 1951) bulunur.
RIJKSMUSEUM ZIYARET
BILGILERI
Adres: Museumstraat 1 (Müzenin Philip Kanadı’na giriş Jan
Luijkenstraat’tan), Amsterdam
Ulaşım: Tramvay ile ulaşım: Rijksmuseum (2, 5)
Ziyaret Bilgileri: 09.00-18.00. Resmi tatillerde kapalı.
Giriş Ücretleri: 14€
Web: www.rijksmuseum.nl
Amsterdam’daki diğer rotalar ile ilgili bilgi edinmek
isterseniz İnstagram’a göz atabilirsiniz. Ve Anna Frank ile ilgileniyorsanız. http://kesfetsende.blogspot.com.tr/2014/04/anne-frank-hatra-defteri.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder