Herkese Merhaba,
Bugün size , Monet’in,Cezanne’nin Van Gogh’un çağdaşı Paul Gauguinden bahsetmek istiyorum.
Parisli ressam hayatına, ressam olarak değil bankacı olarak başlar, Danimarkalı bir mürebbiye olan Mette ile evlenir ve beş çocuk sahibi olur. 30 yaşına kadar aile babası bir bankacı olarak hayatını sürdürürken, Camille Pissarro ile arkadaşlık kurar ve içinde ki sanat aşkı bastırılamaz hale gelir. Yarı zamanlı hobi olarak yaptığı ressamlığını Bankadaki işinden istifa ederek tam zamanlı hale getirir. Ünsüz bir ressam olan Gauguin geçim kaynağını kaybedince, var olan varlıkları satıp satıp yemeye başlar bu duruma daha fazla dayanamayan Eşi Mette ortanca çocuğu dışındaki diğer çocuklarınıda yanına alarak Danimarkaya döner. Bu dönemde Vincent Van Gogh, Gauguin’i Arles’e çağırır Gaugini Sarı Ay çiceklerle karşılayan Van Gogla birlikte, 9 haftayı resim yaparak geçirirler. Gaugin, Van Goghla yaşadığı tartışma sonrası Van Gogh’un evini terk eder bunun üzerine, Van Gogh kulağını keserek intihara kalkışır.
Bir gezgin olan, Paul Gauguin yaşadığı çağın vahşetinden ve emparyalizme olan tepkisinden dolayı medeniyetten kaçmak için önce Panama’ya sonra Martinigue’e gider.
Mali durumu kötü olan Gaugin Parise dönmesinin ardında iyice sıkışık zamanlar geçirir. Bunun üzerine çalışmak üzere Panama Kanalına gider Haiti de yaşar bir süre, hatta ünlü tablosu olan ‘Fatata te Miti (By the Sea)’, ‘la Orana Maria’ (Ave Maria) adlı tablolarını burada yapar. Peru'da çocukluğunu geçiren ressam hayatında hep Güney Amerika'nın bozulmamış doğasını arara bu etkiyide resimlerinin çoğunda görüyoruz.
Gauguin, bir tezatlar ressamıdır, «ilkel» olduğunu savunduğu halde, sembollerden, renk zenginliğinden, bahseder. Yine de bu değişik ruh fırtınalarından, karşımıza sahici bir insan çıkar.
54 Yaşında Frengiden Vefat eden Gaugiun malesef ki çoğu sanatçı gibi ölümünden çok daha sonrasında değeri bilinmiştir.
54 Yaşında Frengiden Vefat eden Gaugiun malesef ki çoğu sanatçı gibi ölümünden çok daha sonrasında değeri bilinmiştir.