Coco Chanel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Coco Chanel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ocak 2014 Cuma

Gabriel Coco Chanel


Gabriel Coco Channel Moda dünnyasını ters yüz eden, 1900'ler başında Fransa'da  başlayan günümüzde kadar etkisini sürdüren modern kadının öncüsü..

Modaya az çok ilgi duyan herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir biyografidir.
Bu Blog bir moda blogu olmasından mütevellit  Coco-Channeldan bahsetmemek olamaz.

1900 yıllar, Coco nun deyimiyle “yürüyen perde gibi dolaştığı” beyaz tenin moda olduğu  kadınların konforsuz kıyafetler içinde  süsbebeği gibi salındığı yıllardı,  
İşte o yıllarda Coco nun yolcuğu başlar,
Coco kariyerine bir kabere şarkıcısı olarak başladı çünkü biliyordu ki ona imkanlar sunacak hayatın kadınların erkeklerin hegomonyasında kaldığı o dönemdeki yolun malesef ki bu olduğunu..
Channel bir dönem açmıştır. Bunu nasıl başarmıştır diye sorarsanız size hiç düşünmeden, yenilikçi tavrı sayesinde derim. Aynı zamanda bizim bugün pazarlamaya dair bildiklerimizi  o yıllarda uygulamış olmasıdır.
Hayatından küçük bir kesit paylaşırsam, İlk şapka tasarımlarını müşterilerine sunduğunda yeniliğe direnen herkesin tepkisinden oda nasibini aldı,ancak bu durum onu umutusuzluğa sürüklemedi. O zamanlar birlikte yaşadığı Soylu sevgilisinin evinde verdiği davete şapkalarının lansmanını bir Prensese yaptırdı ve bu şapkalar, üç gün içerisinde tükendi.
Tayyörü, pantolonu, mini eteği kadınlara giydiren yenilikçi bir öncüydü 
Kıyafetlerindeki sadelik ise onun her tipten ve her meslekten insanla birarada yaşaması ve onlardan esinlenmesidir diye düşünüyorum.
COCO 1971'de, 88 yaşında dünyaya gözlerini yummuştur. ama yarattığı stil hâlâ canlıdır.
Hala Sokakta bir kadın gördüğümüzde aslında Chanel in mirasını görüyoruz. Bana kalırsa Channel bir, yanlızca bir terzi değil toplumsal yapıyı dönüştüren kadına özgür rahat bir kimlik kazandıran çeşit dahidir. Moda ve biyografiye ilgi duyuyorsanız Alfonso Sıgnorini Channel biyografi kitabını okumaktan sizde benim gibi keyif alacaksınız

6 Kasım 2011 Pazar

Gördüklerim Okuduklarım Çizdiklerim...

Devlet Tiaytroları bu sezon yeni çok güzel oyunlar seyre koymuş onları izlemeden olmazdı elbette... Bunun uzerine Kırmızı adlı oyuna bilet alırken seyrici yorumlarında Vahşet Tanrısı oyununun içeriğinden etkilendim tabi Güçlü oyuncu kadrosununda etkisi büyüktü seyir etmek için biletimi aldım.
Çocukları kavga etmiş olan iki aile "medeni bir uzlaşmaya varmak" istemektedir. "Kibarca" konuşmaya başlarlar aralarında. Ama sonunda kıyamet kopar. Öncelikle oyuncular çok başarılı, zafer algöz, ülkü duru, işdar gökseven hepsi harikaydı. fakat zerrin tekindor o nasıl bir kusma sahnesiydi, telefonla yaptığın şeyler neydi öyle, artı o sarhoşluk...
son yıllarda izlediğim en iyi oyunculuktu. o kadar doğallar ki, abartılı olarak düşünülecek sahneleri bile gayet samimi bir şekilde yansıtabilmeyi başarıyorlar. Yalnız senaryo gereği ilk dakikalarda biraz sıkılabiliyor insan. Ama daha sonraları oyunun temposu çok güzel seyrediyor. sessiz sakin giderken oyun, bir anda hararetlenen diyaloglarla sıkılmanıza, oyundan kopmanıza fırsat kalmıyor, sonra yine dinginleşiyor ve insanı yormuyor ve bir buçuk saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Bir önceki hafta Cezmi Ersözün bir eseri olan Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk adlı oyunun keyifle seyir ettim. Kürşat Alnıaçık muhteşem tek kişilik oynunu perfonmansı muhteşemdı  adamın inanılmaz bir enerjisi var. oyun boyunca kendini yerlere atıyor adam. aşkın, pişmanlığın, arzunun enerjisini, bünyeye etkilerini öyle güzel ve öyle estetik yansıtıyor ki, etkilenmemek elde değil sonunda "ne o 1 saatçik miydi, tadı damağımda kaldı" dedim. sevgililer gününü yalnız geçiren bir adamın türlü buhranlarını yoğunlaştırılmış biçimde veriyor. hayata dair inanılmaz satır araları var.
Bu arada önde bilet almamızı tavisye edeirm iki oyun içinde birincisinde üzerize su falan gelebilir İki ncisinde de tütsü kokusu haricinde üzerlerineetrafta uçuşan masa sandalye koltukların üzerime gelecek mi ürpertsi oluyor:)

Sonrasında Taksimde DR uğramadan olmazdı tabiki NewYork Times bestselleri İndirimdeydi:) uzun zamandır almak için sıraya koyduğum Marliyn Monroe ve Coco Chanel Biyografilerini aldım. Marlyn ilk solukta yarılandı bile Gerçekten Marliyn Monroe hayatına dair bilinmeyen gerçekleri içeriyor. Marliyn yakınlarının gözünden sansasyonllardan ve yönlendirmelerden uzakça dinleğimi düşündüm okurken. Marliyn başarısının ardındaki maskelerinin ardındaki kadın yanıyla seks sembolu olmamış en doğal haliyle okuyorsunuz. İlk zamanlar yaşadığı acıları okurken yeter artık dayanamıyorum okuyamayacağım bırakıyorum Kitabı diyerek bir kenara bıraksanızda daha sonra kitabın o büyüleyici ve sürükleyici ağır basıyor veyine bir solukta okumaya tekrar başlıyorsunuz.
Coco Chaneli daha önceden Harpers Bazaarın verdiği Belgeselle yakından tanımaya çalışmıştım ancak hiç bir zaman sinema kitabın yerini tutamaz. Bu yüzden de Kitabını bulduğum ilk anda kaçırmak istemedim henüz okumaya başlamadım ancak okuduğumda onuda sizlerle paylaşacağım...