deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deneme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2016 Pazar

Modern Zamanda "İlişkiler"





Modern zamanlarda İlişkiler 


Tüketim çılğınlığından ruhlarımızda nasibini aldı mı?
Modern zamanlar, kalbimizi hayatımızdan çıkarttı mı?
Kendine hayran bırakmanın denklemini oluşturmadan,
üstünlük hissine kapılmadan,
egolar savaşınını ortasında kalmadan,
Samimi İlişkiler,
Sevgi dolu günler diliyorum herkese!!

Nil Dünyasından Bu mudur?

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Neden Seyahat Yazısı Yazar Insan?

Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik.
Her masal böyle başlar sizi bambaşka dünyalara yolculuğa çıkarır. İşte bu cümleyle başlayan tüm masallar bana hep hayatımı hayal dünyamı seyahatle zenginleştirebileceğime inandırdı.
Bu inançla yola çıktım yazmaya başladım. Yazdıkça hatırladım hatıralarımı kalıcı kıldım birde üstüne paylaşmış olmanın verdiği mutlulukla daha çok yazmaya motive oldum.
Yoksa insan neden gezdiği yerleri hevesle anlatır? Başkalarıda bu hikayeleri hevesle dinler ki?
Anılarını çoğaltmanın bu yolla mümkün olduğu konusunda hem fikir olduğum, Münir Göle'nin de dediği gibi "Yolculuk anlatı odaklıdır. Anlatının kuşatmadığı yolculuk, çoğu zaman anlamdan yoksun bir yerden bir yere gidip gelmekle sınırlıdır."
Sırf bu sebeble bile olsa anlatır insan...
Gidip gelmekten ibaret olmayan anlam dolu seyahatler yaşamak dileğiyle... 

4 Nisan 2014 Cuma

Bu Cuma Kendin için Birşey Yapmalı...


Son zamanlarda,  biz yetişkinler hiperaktif çocuklar gibi davranır olduk. Bir anda birçok şeyi yapmaya çalışıyor, hiç birşeyi tamamlayamadan maymun iştahlı bir insan oluyoruz.
Bunun sonucunda da çoğu zaman konstrasyon problemi yaşıyor. Hayatı  tamamlayamıyor sonrasında da, endişeli tedirgin mutsuz doyumsuz bir hale bürünüyoruz
Bu duruma Pskologlar Multi-Tasking diyorlar. Yani bir anda bir çok şeyi yapma isteği. Bunun sonucunda ne mi oluyor dersiniz? Derinleşmeden bölük pörçük yaşadığımız anlar, konstre olup keyif alamadığımız bir sürü aktivitelerle geçmiş günler. Herşeyi yapmak isterken hiç birşeyi tamamlayamamış olmak ve bir sürü,  yarım kalmışlıklar.
Gelin bu döngüyü değiştirelim hepimizin konstre olduğu yapmaktan keyif aldığı birşeyler vardır. Yarım bırakmadan , sıkılmadan onu tamamlayalım. Böylece başarma hissinin hazzı sarsın dört bir yanımızı böylece kendimize olan saygımızı güvenimizi tazeleyelim. En ufak şeyden başlayalım tamamlaya sonra ilişkilerimize kadar varsın bu tamamlanma,  Böylece hayatımızı tamamlansın bütünleşsin...
Öyle Yarıda bırakıp gitmek yok hiç bir yere....
Sevgiler,

1 Mart 2014 Cumartesi

Bir deneme Kitabı olarak "Aret Vartayan Gerçekten Yaşıyor musun?"

"Sana karşı dürüst olacağım.
Bugüne kadar herkes sana bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ailen, öğretmenlerin, toplum, gazeteler, kitaplar... Sana nasıl yaşaman gerektiğini anlattılar, ne yapman gerektiğini ve kim olduğunu.
Sen fazla bir şey istemedin aslında... Mutlu, başarılı olmak, sevmek, sevilmek, hayallerini yaşamak, kendini değerli hissetmek... Yaşadıklarınla, zamanla, ruhun, zihnin karıştı. Artık sana anlatılanlara da ruhun doydu.
Ben de çok sıkıldım. Mutluluk için, başarı için, kendim olmak için bana sürekli vaatlerde bulunan kitaplardan, seminerlerden, kurallardan, öğretilerden...
Yıllarca yol aldım, oradan oraya sürüklendim... Sonunda cümleleri topladım. Ve elinde tuttuğun sayfalara taşıdım.
İnsanlara karıştım, gözlerine baktım, yüreklerinde yer buldum. Sorum aynıydı, "Gerçekten yaşıyor musun? Yoksa sadece nefes mi alıyorsun?"
Aret Vartayan Gerçekten Yaşıyor musun? kitabının arka sayfasından alıntıdır.
Gerçekten Yaşıyor musun kitabı herkese hayatında zaman zaman  mutsuz  olduğu gerçeğini süslemeden sunuyor. Zaten kişisel gelişim kitaplarının bu kadar yaygın olmasının nedeni de, bu değil mi zayıflıklarımıza karşı, farkındalık, kazandırıp kabullendirmek değil mi ki
Bir Erkek yazarın kaleminden, samimi bir deneme kitabı...
Herkesin bildiği bu gerçekleri sesli düşünmesi sonucu ortaya çıkmış modern deneme yazısı...

10 Ekim 2013 Perşembe

Çember

Modernite o kadar çok şey alıp götürdü ki insanlığımızdan, artık çok şeyi yarım yaşıyoruz. Özelliklede insan ilişkilerinde...
Modern zamanlarda insanların yanlızlığa alışkanlığını, sevemeyişi , sevdiğini kabullenemeyişi sevgi açlığını cinsellik ile gidermeye çalıştığı , tüm insanlara karşı istemeden de olsa sert ve ön yargılı olduğu, oturmuş bir düzeni bozacak hiçbir unsuru kabullenmediği, kaybettiklerinin anlamını çok geç fark ettiği ve Kaybettikten sonra daha çok sevdiği  bunlar hiç uzak gelmiyor değil mi size de???
İnsanlar vardır umutlar hayaller gençlik inanç vardır enerji ve güç vardır başlarda, azimle bakan gözler vardır gencecik.. daha başındayız, nasılsa yaparız vardır...
Zaman geçer.. devran döner.. olmaz işte bişeyler.. kafalar başka yerde, bedenler başka yerdedir..
Köşesi olmayan, neresine gidilirse gidilsin, içinde olmaktan öteye gidilemeyen içiçe çemberler vardır.. 
Birbirinin içinde döne döne.. 
Kaç çemberin içindeyizdir kimbilir, kaçı birbirine teğet bilmeyiz zaten..
Yazılmış sözlerle sanki ilk defa yazmışçasına anlattım...
Ya dişindasindir cemberin
Ya da icinde yer alacaksin
Kendin icindeyken
Kafan disindaysa
Çaresi yok kardesim, her aksam boyle icip kederlenip
Mutsuz olacaksin


7 Ekim 2013 Pazartesi

Modern Zamanlar

Charlie Chaplin, Modern Zamanlar’da fordist sisteme bağlanarak akıl sağlığını yitiren bir işçinin halini anlatırken yıllar 1930’u gösteriyordu. yıllarda modernitenin etkisinde insanlık  akla ve bilme göre şekillenirken, insanlar da o makinenin dişlilerinden biri olarak kabul edildi. 1929 Ekonomik Buhrani sonrası 1932 yılına gelindiğinde  "Laissez faire" (Bırakınız yapsınlar) sloganıyla bildiklerinin tam tersini yapan insan üç sene sonra bununda işlemediğini görünce Çözümsüz kalmıştı...
Devirdiğimiz yüz yılın sonunda  Dünya üzerinde pek çok şey değişti ancak İnsanı insan olmaktan çıkartıp bir makine dişlisi haline getiren kapitalizmin çirkin yüzü hiç değişmedi.
Bu düzen her geçen gün  insanı biraz daha köşeye sıkıştırıp,  onu kendisi olmaktan uzaklaştırdı.
Öyle bir Çağ ki bu Çağ, insana seçme şansı vermeksizin Bir çemberin içinde dönüp duruyorsun. ilmek ilmek işlenmiş bu hayatı yaşamaya mecbursun, üstelik ne çemberi kırarak dışarı çıkabilmek mümkün ne de yeni bir şeyler ortaya koyabilmen Çünkü Düşündüğün herşey daha önceden düşünülmüş, varlığına inandığınız pek çok doğrunun yanlışlığı ispatlanmış