gezimanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezimanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2016 Perşembe

KÖLN


Bu yazıyı yazmak için üzerinden epey bir zaman geçti ama söz uçar yazı kalır diyerek hatırımda kalanları yazıya döküyorum.

Geçtiğimiz sene Temmuz ayında Paris ile başlayan gezimizi Almanya’da noktalamıştık. Arkadaşım Sibel ile başlayan bu yolculuk içinde birçok macerayı barındıyordu. Bunlardan biri Hollanda Amsterdam Damm Meydanında konakladığımız otelimizin Dam Hotel’in damının akmasıydı. İlk geldiğimiz gece Temmuz ayının ortasında olmamıza rağmen deli gibi yağmur yağıyordu. Sırılsıklam olmuş halimizle otele vardığımızda inanılmaz mutluyduk ancak bu mutluluk kısa sürdü. Bu arada otel merkeziydi fakat odalar küçücüktü bütün Avrupa seyahatimiz için verdiğimiz otel parasının iki katını,  3 gece bu otelde kalmak için ödemiştik.  Gece yarısı tekrar başlayan yağmur sonrası üst ranzada uyuyan ben aniden uyandım kulağımın içine su kaçmıştı. Ara kat olmasına rağmen odanın tavanı akıyordu odadan çıkıp yardım istediğimizde kimseyi bulamadık daha sonra yardıma gelen resepsiyon görevlisi otelin full olduğunu odanın olamadığını bile havlu ve fön makinası vereceğini söyledi o çaresizlikte kabul ettik ertesi günde başka bir odaya geçmiştik.  Neyse Amsterdam sonrası rotayı Almanya’ya çevirdik artık seyahatimizindi sonlarına yaklaşmıştık. Almanya’nın Köln şehrinden dönüş yapmayı uygun bulduk Amsterdam terminalinden İDBUS ile Köln şehrine geçtik. Yolculuk keyifli ve kısaydı otobandan bir süre gittikten sonra yemyeşil Almanya’nın iç şehirlerine geçtik. Kısa molaların verildiği birçok Almanya şehrini bir sürede olsa görmüş olduk.
Köln’e vardığımızda Alman haklının adres konusunda bizden çok farklı olduklarını daha ilk dakikadan anladık. Bize koordinat vererek anlatıyorlardı 100 metre uzaklıktaki otelimiz için yaklaşık 20 dakika Köln sokaklarında tur attık. Köln Yavru Türkiye gibiydi daha meydana ilk çıktığımızda köşedeki dönerci tüm samimiyetiyle bizi kucakladı. Daha sonra Köln’de yaptığımız tek kültür faaliyeti Katedrali gezmek oldu. Zaten sonraki günlerde de otelimize gitmek için sürekli geçtiğimiz katedrale girdik detaylarına hayran olduk. Biraz katedral’in tarihinden bahsedecek olursam. Köln Katredrali şehrin her yerinde görülüyor.  Götik tarzda olan bu katedralin boyu 160 metreyi buluyor. Kuzey Avrupa’nın en büyük ibadethanesinin yapımına 14 Yüzyılda başlanmış 19 Yüzyılda tamamlanmış.  Köln’de alışveriş ağırlıklı bir gezi yaptık. Seyahatimizin sonuna yaklaşmıştık ve kalan son paralarımızı Primark’a çikolataya ucuz olan deodorantlara ve yeğenleri bahane ederek aldığımız LEGO’lara yatırdık.  Tek bir sırt çantasıyla çıktığımız bu yolda 42 Litrelik Backpack yetmeyince NortFace’den 32 Litrelik bir sırt çantası daha aldık ve aldıklarımızı içine doldurarak Ülkeye geri döndük. Almanya alışveriş yapmak için gezdiğimiz 3 ülke içinde en uygun olanıydı.

8 Mayıs 2015 Cuma

Park Güell

Park Güell’in çıkışı  1900-1914 tarihleri arasında bir geliştirme projesi olarak başlamış.


Eusebi Güell isimli bir Katalan sanayici Barselona’nın kuzeyinde 17 hektarlık bir alan satın alıyor ve bu alanı İngiliz tarzı ile tasarlanmış bir yere dönüştürmek istiyor.

Bu fikirle yola Çıkan Sanayici Güell , bu proje de kamuya açık binaların yanı sıra 60 tane evin inşa edilmesi de planlanıyordu. 1900 yılında Güell, bu proje ile ilgili Gaudi ile görüşüyor.

Barselona şehrinin mimari Gaudi  14 yıl boyunca bu projede çalışıyor. Bu proje ticari anlamda istenilen başarıyı yakalayamıyor.
Bu masal parkından bir tane bile ev satılmıyor. 4 sene sonra  1918 yılında devlete geçen arazi Park Güell olarak 1922’yılında halkın hizmetine açılıyor.
Park Güell’in hikayesi böyle şimdi parkı gezmeye başlayabiliriz.
Parka girişte randevu sistemi var. Yaklaşık yarım saat önce 8 Euroluk biletlerimizi aldık ve sıraya girdik.
Parkın ücretsiz gezilen kısımları da var fakat park Güell’e dair gezilmeye değer ne varsa  ücretli gezilen alan da biz randevu saatimizi beklerken parkın üst yeşil kısımlarını gezdik.
Biz Gaudi’nin müzesini gezerek başladık,  Güell’in parkını gezmeye.
Gaudi Müzesi
Gaudi Müzesi,  1906 – 1926 yılları arasında Gaudi’nin yaşadığı bu ev müze haline dönüşmüş hali içerisinde Gaudi’nin günlük hayatta kullandığı eşyalar yer alıyor.
Parka ana girişten giriş yaptıktan sonra Parkın merdivenleri karşılıyor. Parkın girişindeki merdivenler de Gaudi’nin eseri. Park Güell’in sembollerinden biri olan Dragon görünümlü kertenkele bu kısımda yer alıyor. Merdivenlerinin ucunda Parlak ve kiremit kaplı çatısıyla Pavillion karşılıyor.
Bir üst basamağa tırmandığınız merdiven kısmı ile Gran Placa Circular’a geçiyoruz. Büyük meydan karşılıyor ve Barcelona'yı ve denizi gören bir balkon karşılıyor bizi dalga görünümünde ki bu balkon mozaik kaplı.
Fotoğraf karelerimizi aldıktan sonra kıvrımlı patikalara bırakıyoruz kendimizi.
Park Güell ‘e Ulaşım
Güell Parka Metro ile gelip “Lesseps” durağında indikten sonra 300 metre kadar yürüyüp bu parka ulaşabilirsiniz. Ayrıca 24 numaralı otobüs ile hem şehir manzarasının tadını çıkarabilir hem de ulaşım sağlayabilirsiniz. Barcelona Bus Turistic, üstü açık turistik otobüsler ile de bölgeye ulaşabilirsiniz. Bu arada Park parka giderken çevrede birçok hediyelik eşya satan dükkan bulabilirsiniz. Buralarda satılan eşyalar daha çok Gaudi tarzında yani oval ve rengarenk.
Bir sonraki gezi yazısında buluşmak üzere sevgiler