tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiyatro etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2018 Pazar

Baba Kız Aynı Sahne’de Hissei Şayia’da

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Tiyatrolarında sergilenen Hissesi Şayia oyununa asırlık oyun desek abartmış olmayız. Oyun ilk kez 1916 yılında Şehir Tiyatrolarında Dar'ül Bedai'de oynanmış. Oyun 100 yıllık ama konusu gayet evrensel. Zihni Göktay’ın baş rolünde yer aldığı oyun ayrıldıktan sonra da didişmeye devam eden ve biricik kızlarını bir türlü paylaşamayan ("hissei şayia") karı kocanın bitip tükenmek bilmeyen kavgalarını konu alıyorBirbirlerine dava üstüne dava açan, gülünç duruma düşseler de bu didişmeden adeta zevk alan; fakat aslında her şeye rağmen birbirini seven karı kocanın ve onların arasında kalan genç kızın öyküsü eğlenceli bir üslupla aktarıyor.


Bu oyunda baba kızı aynı sahnede görüyoruz, Evet Zihni Göktay’ın kızı Zeynep Göktay’da bu oyunda Mahmure rolünde Tahir Bey( Zihni Göktay’ın) kızı olarak karşımıza çıkıyor.


13 Ocak 2016 Çarşamba

Yaşamak Denen Zahmetli İş

Geçtiğimiz Cumartesi Akşamı Caddebostan Kültür Merkezinde izleme fırsatı bulduğum Yaşamak Denen Zahmetli İş tiyatro oyunu.
Devlet tiyatrolarında ilk kez Yaşamak Denen Zahmetli İş tiyatro oyunu sergilenen İsrailli yazar Hanoch Levin’in evlilik yaşamı üzerine olan bu kara komedi.
Yaşamak Denen Zahmetli İş tiyatro oyununda sahne de oyunculularıyla devleşiyor. Tiyatro Oyun güldürürken düşündüren oyunlardan. Leviva (Ülkü Duru) ve Yona'nın (Musa Uzunlar) 30 yıllık evliliklerinde bir ve birey olabilmek için çatışma içindeyken Gunkel'in (İşdar Gökseven) araya girmesiyle bir an için aynı cepheye geçmeleri güldürürken bir yandan da düşündürüyor.
Oyun, Metin olarak belki yeni bir şey söylemiyor ama oyunculukla duyguların seyirciye geçirildiği bu oyun izlemeye değer.

13 Ocak 2015 Salı

ELLERİMİN ARASINDAKİ HAYAT- İstanbul Devlet Tiyatroları


Yakın zamanda devlet tiyatrolarında yeni bir oyun izleyiciyle buluştu. Oyunun adı;  ‘Ellerimin Arasındaki Hayat’. 
Oyun konusu itibariyle izleyicide merak uyandırıyor.  Oyunun konusu tecavüz suçundan yargılanan bir gencin suçluluğunun sorgulanması ile ilgili yaşamın içerisinde, insanların bilerek ya da bilmeyerek parçası haline geldiği, ölü/katil kavramının sorgulanması. izleyicide yarattığı etki ise vicdani bir sorgulamaya yönlendiriyor olması.
Metin bana farklı gelmedi. Çoğumuzun bildiği klişeler oyunun içinde yer almış.  Oyunun temposu yavaş ilerliyor.
Oyunu güzelleştiren unsur dekorun konun ve oyunculukların ahengiydi.  Sertel Çetiner’in dekor tasarımını yaptığı oyunda kullanılan aynalar seyircinin kendisiyle yüzleşmesini sağlıyor.
Merak edenler için iyi seyirler!

7 Ocak 2015 Çarşamba

Profesyonel- İstanbul Devlet Tiyatrosu


‘Profesyonel’ adlı tiyatro oyununu uzun zamandır duyuyordum. Her izleyen “Muhteşem” diyor, başka bir şey demiyordu. Oyuna olan yoğun talepten kaç kez bilet bulamamıştım. Ta ki bir Cuma günü tesadüfen Bilet sitesine girip, en önde boş bir koltuğu boş görene kadar. Gözlerime inanamadım ve birkaç saniye içinde Beykoz’daki Ahmet Mithat Sahnesine Cumartesi 15:00 seansına bileti aldım. Sözü çok uzatmadan,  gelelim ‘Profesyonel’e oyunu Sırp oyun yazarı Duşan Kovaceviç yazmış. Oyunun konusunun çerçevesi;  Yugoslavya’daki dönüşümden önceki ve sonraki yaşam…
Karakterlerden biri olan 40 yaşlarındaki Teodor Kray’ın (Yetkin Dikinciler) şimdiye kadar iki kitabı çıkmış ve sonunda Tito yönetimiyle bir yayınevinin başına getirilmiş yazar. Diğer esas karakter ise, Teodor’un ofisine, elinde koca bir bavul ve 4 adet ciltli kitapla giren emekli polis memuru Luka Laban (Bülent Emin Yarar).

Oyunun genel amacını oluşturan sistem eleştirileri, hikâyenin içine güzel bir şekilde gizlenmiş ve ara ara kendini hatırlatan depremler gibi ve yine doğru kelimelerle başarılı bir şekilde verilmiş. Oyunun dokunmadığı yer yok insanı duygulara yer verirken bir taraftan da  her haliyle sistemi eleştiriyor.   Oyunun bu kadar sevilmesinin nedenini de samimiyetine bağlıyorum.

Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler gibi iki usta tiyatrocunun olağanüstü oyunculukları ile mest olmamak elde değil. Yetkin Dikinciler oyun boyunca seyircilerle göz temasını hiç kesmedi tiyatro izlemenin keyfini bu durumda bir kez daha anladım. Çünkü Oyuncuyla birlikte oyunun içindeydim. Oyun için söyleyecek başka kelime bulamıyorum. Bu kadar övgü sonrası beni hayal kırıklığına uğratmamış bir oyun yine olsa yine giderim.

22 Ekim 2014 Çarşamba

Devlet Tiyatrolarında "Nice Yıllara"

Merhaba,
Sonbaharın gelmesiyle birlikte tiyatro sezonuna merhaba dedik. Geçtiğimiz senelerde biletlerin online satışı için MyBilet’i kullanılırken bu sene Biletiva.com online satışlar için yetkiliydi. Bende bu siteden ilk defa etkinlik satın aldım.  Biletiva.com ‘da en az MyBilet kadar kullanım kolaylığı sağlıyor ve gidemediğiniz oyun için 24 saat önceden biletinizi açığa alma şansınız bulunuyor.

 Bu ay ki tiyatro biletlerini almak için geç kaldım. Merak ettiğim bildiğim çoğu oyun tükenmişti. Buna rağmen hafta içi illa tiyatroya gideceğim diyerek konusunu,   ilginç bulduğum  Nice Yıllara oyununa Cumartesi 15:00 seansına Cevahir sahnede bilet aldık.

Cumartesi günü yapılmayacak bir şey yaparak,  karayoluyla Boğaziçi köprüsü üzerinden karşıya geçmeye çalışınca da oyuna ucu ucuna yetişmiş oldum. Soluk soluğa oyunda yerlerimizi aldık gevşedik ve seyre koyulduk.
Oyunun konusundan spoiler vermeden bahsedecek olursam, Nice Yıllara, zamanında çok ünlü olan, sayısız oyunda başrol oynamış Zerrin Karaman adlı bir oyuncunun, oyunculuğu bıraktıktan sonraki yaşamını seyirciye sunuyor.
Dekor ve konunun uyumu beni hayran bıraktı. Köhne bir evde eski antika eşyalar, duvarlarda Zerrin Karaman'ın oyunlarının afişleri, kostümler, peruklar ve bir köşede hiçbir zaman çalmayan telefon...
Tek kişilik oyunlarda, konu ne kadar ilgi çekici olursa olsun oyundan kopmamak epeyce zordur. Ancak bu oyunda Defne Yalnız öyle bir oynuyor ki bütün sahneyi dolduruyor. Oyun vurucu bir son ile bitiyor. İzlemeye değer
Şimdiden herkese iyi seyirler...

9 Şubat 2014 Pazar

Şark Dişçisi / Tiyatro İBB


Şehir Tiyatroları’nda 2011-2012 sezonundan beri oynayan Engin Alkan Yönetmenliğinde “Şark Dişçisi”, bu sezon izlediğim ilk müzikaldi.
Oyunun konusu ; kadın ve erkek arasındaki ilişkileri ve toplumsal hayatı üzerine gelişen kadın-erkek ilişkilerinde ki yalanlar ve entrikalar, kavuşamayan sevgililer kaçıp- kovalamacalar. Hikayenin ana karakterleri, çapkın Ermeni dişçi Taparnigos ile karısı Marta.
Oyun süresi  üç saat aşıyor bu yüzden haftsonu izlemenizi tavsiye ediyorum. İş çıkışı gidilmesi durumunda “sıkıcı”  gelebilir
Gelelim oyunculuklara Taparnigos rolünü bu sezon üstlenen Kubilay Penbeklioğlu, oldukça sempatik başarılı buldum özellikle Taparnigos ile karısı Marta’nın arasındaki atışmalar en çok güldüğüm sahnelerdi.
Dekor ve sahne uygulamalarını çok başarılı bulmadın ancak  kostüm ve aksesuarlar hakkını yiyemem özelliklede sıradışı peruklar, makyajlar oyunu renkli hale getirmişti.
Bu müzikalde en sevdiğim unsur  orkestrayı sona sakladım. Tiyatroda mizah ve müziğinin birarada olması basarili bir temsil oluşturuyor. Bu konuda benimle hem fikir olan  seyircilerle birlikte bu temsili büyük bir coşkuyla ayakta alkışladık..
Müzikli, danslı,  mizahlı bu güzel oyunu  izleyiniz. Şimdiden iyi seyirler!

31 Ocak 2014 Cuma

Kaplumbağa/Tiyatro

30 Ocak Perşembe akşamı ,  Ali Poyrazoğlunun sergilediği  "Kaplumbağa" isimli oyununu Kadıköy Halk eğitim sahnesinde izledik.
Ali Poyrazoğlu oyunun metini,  İspanyol yazar Juan Mayorga yazdığı "La Tortuga de Darwin
"Kaplumbağa" başlığıyla dilimize çevirmiş, uyarlamış.

 Oyunu farlkı kılan ve en güzel unsuru tarihe, tarihin içinden bir tanıkla bakıyorsunuz. Bir su kaplumbağsı gözünden. Minicik bir kamplumbağ iken, yaşadıklarından ve gördüklerinden yavaş yavaş evrimleşen iki ayağı üzerine kalkan bu kaplumbağa  insana dönüşüyor.
Kaplumbağa Harry Robinson, Charles Darwin tarafından Galapagos Adaları'nda bulunmuş ve Dünya tarihinin son 200 yılının tanığı olmuş. 20. Yüzyılın vahşet yöntemlerini "vahşet sirki" dekoruyla ,evrim geçiren dev kaplumbağanın tanıklığında anlatılıyor.
Bu muhteşem oyunun sonunda Ali Poyrazoğlu mütevazılığı ile “birlikte oynadık” diyor Uzun uzun açıklıyor.
Yakın tarihe ilgi duyan herkesin izlemesi gereken bir oyun...

27 Aralık 2013 Cuma

Mimar Sinan Süleymaniyede Tiyatro Oyunu

Mimar Sinan Süleymaniyede...
Çarşamba günü arkadaşımla Devlet Tiyatroları Cevahir Sahnesinde ki  Sinan Süleymaniyede oyununu izledik.
Oyun, Mimar Sinan’ın  Ustalık dönemini taçlandıracak olan  “Süleymaniye”  üzerinde çalışmalar devam ederken geçen olay kurgusu üzerinde dönüyor.Tek Perdelik bu oyun 1 saat 15 dakika sürüyor.
Oyunun metni  başlangıç noktası, Mimar Sinanı  teftişe gelen Sultan Süleyman’a iki ay içinde her şeyin biteceği sözünü vermesiyle başlıyor.
Oyun zaman zaman sıradan metinlerden sıkıyor olsada çok güzel sahnelerde vardı.Asılnda çok fazla detay vermek istemiyorum fakat, Kanuni Sultan Süleymanın Mimar Sinanı teftişe geldiği sahnelerde Şehülislam ile Nakkaş arasında geçen diyolog beni çok etkiledi özelliklede Sarhoş olduğu idda edilerek Cami gibi bir yerde çalışmasına uygun bulunmayan Nakkaşının Şehulislama 17. yüzyıl başında doğduğu, yaşadığı rivayet edilen halk ozanı, Kul Nesiminin dörtlükleriyle verdiği cevap çok anlamlı bir sahneydi. 
“Gâh giderim medreseye ders okurum Hak için
 Gah giderim meyhaneye dem çekerim Aşk için”
Oyun sonrasında Melamet Hırkasını tekrar dinledim hatta takıldım sürekli söyler oldumJ Sanırım oyunun en çok etkileyen  ve hatırımda kalan kısmıda buydu. İzlemeye değer şimdiden
iyi Seyirler.
Tarih – 21 Aralık 2013 Cumartesi Saat – 15.00 ve 20.00 Küçükçekmece DT Sahnesi
22 Aralık 2013 Pazar Saat – 15.00 Küçükçekmece DT Sahnesi
24 Aralık 2013 Salı Saat – 20.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
25 Aralık 2013 Çarşamba Saat – 20.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
26 Aralık 2013 Perşembe Saat – 20.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
27 Aralık 2013 Cuma Saat – 20.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
28 Aralık 2013 Cumartesi Saat – 15.00 ve 20.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
29 Aralık 2013 Pazar Saat – 15.00 Cevahir Sahneleri Salon 1
Kul Nesiminin Dörtlüklerinin Devamı:)
gah giderim medreseye ders okurum hak için
gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne
sofular haram demişler bu aşkın şarabına
ben daldırır ben içerim günah benim kime ne

ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnime
ar ü namus şişesini taşa çaldım kime ne
sofular secde ederler mescidin mihrabına
yâr eşiği secdegâhım yüz sürerim kime ne
gah çıkarım gökyüzüne hükmederim kaf-be-kaf
gah inerim yeryüzüne yâr severim kime ne
kelp rakip böyle diyormuş güzel sevmek pek günah
ben severim sevdiğimi günah benim kime ne
nesimi'ye sordular ki yârin ile hoş muşun
hoş olayım olmayayım o yâr benim kime ne
Dinlemek isteyenler için Müzeyyen Senar “Haydar Haydar” olarak dinlemelerini tavsiye ederim.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Oyun Atölyesinde "Nehir"

Merhaba,
Bu haftasonu çok sevdiğim arkadaşım Nurla birlikte bir tiyatro gösterisindeydik uzun zaman oluyor ki özel tiyatroya gitmeyeli hem fiyatı hemde kaliteli dekoru ve oyuncu kadrosuyla devlet tiyatroları her zaman cazip gelmiş ve tercih etmişimdir. Nur'un daveti üzerinde haftasonu bu oyundaydım.
İşte sizlere oyunla ilgili notlarımdan kısa bir derleme... 
Haluk Bilginer'in yönetiminde Oyun Atölyesi, genç kuşak İngiliz Oyun Yazarı Jez Butterworth'un Yazarın oyunu Nehir oyun broşüründe yazdığına göre 2012 yılında İngiltere'de The Royal Court Theatre'da sahnelenmiş.

Yazar, Nehir'de kadın-erkek ilişkilerine günümüzde gerçek ama kabullenmek istemediğimiz yanını seyirciye sunuyor erkeğin farklı kadınlarla aynı zamanlarda yaşanan ilişkilerin farksızlığı/aynılığı üzerine güncel gerçeği yorumluyor. Yazar, erkek doğasının bencil, doyumsuz, sıradan hallerini çarpıcı bir durumla karşımıza getiriyor.
Bir balıkçı kulübesinde geçen oyunda çocukluğundan beri balık tutarak yaşayan Adam (Haluk Bilginer) kadınlarla ilişkisine onlara balık tutmayı öğreterek başlar. Sonrasında aşk, şarap, şiir, ev işleri, yemek, konularında konuşmalar sıradanlaşan ilişkiler.
Balıkçının hayatına çeşitli zamanlarda farklı kadınlar girmiş ve hepsiyle de aynı başlangıç ve aynı sonucu yaşamış ve yaşamaktadır. Çünkü yaşananlar hep benzerdir.
Oyundaki kadınları Ayça Bingöl ve Canan Ergüder yorumluyor.Nehir'in yönetmenliğini Haluk Bilginer üstleniyor.
Gerçekçi bir dekor tasarımıyla sahnelenen oyunda zaman ve mekan uyumu oyunu farklı ve kaliteli kılıyor oyuncular oyun içinde pişirdikleri balığı afiyetle yemeleri tiyatro oyunu içinde böyle bir gerçekçilik oyunu farklı ve özel kılıyor.
Oyunda Ayça Bingöl, Canan Ergüder ve Haluk Bilginer öyküyü, net ve anlaşılır aktarıyor Üç oyuncuda abartılı olmayan bir gerçekçilik içinde oyunu sergilediler.
Bu güzel oyun, Oyun Atölyesi'nin Moda'daki sahnesinde izlenebilir.Öğrenci/Öğretmen Bilet fiyatı 40TL Yetişkin 50TL

24 Ekim 2013 Perşembe

Son Tango-Devlet Tiyatrosu


Herkese Merhaba yine bir tiyatro etkinliğinden değerlendirme ile karşınızdayım. 
Bu sefer ki oyun hakkında çok olumlu şeyler söylemesem de gitmeden önce fikir edinmeniz için faydalı olabilecek bir kaç cümle...

2013-2014 sezonunda yerli yeni oyunların ağırlıkta olduğu bir dönemde Devlet Tiyatrolarında Son Tango oyunu  konusunu:  dans ve aşkın  gösterimi olması  ilgimi çekmeyi başardı .
Bende oyunu izledikten sonra bir kaç cümle yazmak için buradayım.
Oyunda Dekor iyi, kostüm iyi, oyuncular yerli yerinde, danslar ortaca, şarkılar da Tango beğenisi düzeyinde  ancak Replikler ve metin klişe...
Oyun  Arjantin'de geçmesi ve sadece tango kokması itibariyle ilk izlenimde farklı gelse de İçerikte Fakir kızın, fakir sevgilisi ve zengin talip arasında gidip gelmesi,  Zengin diye evlendiği kocanın sonunda kötü yola düşürmesi  falan bilindik şeyler bu yüzden çok da şaşırtıcı bir metine sahip değil. İçerikte ki replikler belki biraz orjinallik içerse bu kadar sıkıcı gelmezdi belki de repliklerin çok bilindik cümleler kilişeler üzerine kurulu olması beni fazlasıyla sıktı.
Gitmeyin diyemem Çünkü  oyun sırasında canlı çalınan akordeon, kontrbas ve piyano triosunu dinleseniz bile yeter.