Klasik Dönemin müziği, kendinden önceki Barok Dönemin aksine sade, yalındır. Barok Dönemde kullanılan
sürekli bas yerini homofoniye,
çembalo(Fransız ekolünde klavsen, Alman ekolünde ise çembalodır öz olarak ikisi
de aynı klavyeli bir çalgıdır. Daha çok kiliselerde bulunur. Aşağıda fotoğrafını
görebilirsiniz) ise yerini piyanoya
bırakmıştır. Yine aynı şekilde barok Dönemde ortaya çıkan süslemelerin
kullanımı da bu dönemde farklılıklar göstermektedir. Rokoko akımı ile müziğe yeni bir yön verilerek, sadelik ön plana
çıkartılmıştır.
Klasik Dönemin oluşumuna 18. yy ortalarında kurulan Mannheim
okulunun etkisi damgasını vurmuştur. Kilise ve saray etkisinde olan Barok
müziğinin aksine müzik yavaş yavaş halka inmeye başlamış, saraylardaki konser
salonları yerini, halkında müziğe ulaşabilmesini sağlayan büyük konser
salonlarına bırakmıştır. Dönemde özellikle senfoni çok büyük gelişim göstermiş
ve döneme Haydn ile damgasını vurmuştur.
Müzik tarihinde Viyana
Klasikleri olarak bilinen; Haydn,
Mozart ve Beethoven, dönemin en önemli bestecileridir. Bu üç besteci piyano
sonatları, konçertolar, senfonik eserler ile kendilerinden sonraki dönemlere
ışık tutmuşlardır.
Klasik Dönemin ilk evresi olarak, C. P. Emmanuel Bach ve Johann Stamitz önderliğinde kurulan Mannheim okulu barok müziğinin görkem
ve şatafatından kurtulma sade ve yalın müzik yapılmasının öncüsüdür.
Yüksek Klasikler
olarak ta bilinen ikinci evrede Klasik
Dönemin doruğa ulaştığı dilimdir. Haydn
ve Mozart bu anlamda bu evrenin en önemli bestecileridir.
Geç Klasikler
olarak bilinen son evrede ise Beethoven
ve Schubert romantik dönemin kapılarını aralamışlardır diyebiliriz. Hem Beethoven hem de Schubert’ in hem Klasik
hem de Romantik Dönem eserleri mevcuttur.
Küçük burjuvazinin
Fransız ihtilali ile söz sahibi olması, müziğin Romantik Üsluba doğru yönlenmesini
sağlamış, Beethoven ile birlikte Klasik
Dönemin kapılarını kapatılarak, Romantik Döneme geçilmiştir.