17 Kasım 2011 Perşembe

Efsaneler Asla Ölmez Norma Jean Montersen



Marliyn Monroe Biyogrofisi bu sefer diğer yazılanlardan çok farklıydı. Marliyn Monroe çevresi tarafından edinilmiş bilgilere dayanan daha objektif bir biyografi olduğunu düşünüyorum. Objektif olması onun bizi ağlatmayacağı anlamına hiç gelmedi hele bu sefer çok daha fazla ağladım.
Taraborrelli, yazdığı biyografisinde Marliyn hayatındaki kadınlarında hayatlarının gerçek ve detaylı potreleriyle Norma Jean anlatıyor.
Annesinin ağır paranoyak şizofrenisiyle uğraşmak zorunda kalırken çok kortuğu bu durumu şöhretinin sonlarında yaşarken kendi yok edişini anlatıyor.
Marliyn sonsuzluğa doğru adım atarken yaşadıkları, Marliyn aslında ne kadar güçlü ancak insancıl ve temiz yürekli, kırılganlığı anlamamız, onu koruma iç güdüsünü öyle çok artıyor ki yanında olma isteğini şiddetlendiriyor. Marliyn iç dünyasına daha çok değinen bu kitap, Marliyn çok farklı çok insan bir yönünü de anlatıyor.
Beni asıl etkileyen kitabın son paragrafıydı,
Asıl hikaye Norma Jean Montersan adındaki bir kızın hikayesidir. O kendi hayallerinin ötesinde bile bir kadın yarattı. Aklı ona ihanet etse bile o, O kadını bizim için hep canlı tuttu.İçindeki Bütün kaoslara rağmen O kadını hep canlı enerjik ve müthiş bir güzellikte bize sundu. Ancak sona yaklaşırken kendi benliğinden o kadar uzaklaştı ki artık bir başka biriymiş gibi davranamadı. Bir seçim yaptı ve Marlyn Monroe bize miras bıraktı..

6 Kasım 2011 Pazar

Gördüklerim Okuduklarım Çizdiklerim...

Devlet Tiaytroları bu sezon yeni çok güzel oyunlar seyre koymuş onları izlemeden olmazdı elbette... Bunun uzerine Kırmızı adlı oyuna bilet alırken seyrici yorumlarında Vahşet Tanrısı oyununun içeriğinden etkilendim tabi Güçlü oyuncu kadrosununda etkisi büyüktü seyir etmek için biletimi aldım.
Çocukları kavga etmiş olan iki aile "medeni bir uzlaşmaya varmak" istemektedir. "Kibarca" konuşmaya başlarlar aralarında. Ama sonunda kıyamet kopar. Öncelikle oyuncular çok başarılı, zafer algöz, ülkü duru, işdar gökseven hepsi harikaydı. fakat zerrin tekindor o nasıl bir kusma sahnesiydi, telefonla yaptığın şeyler neydi öyle, artı o sarhoşluk...
son yıllarda izlediğim en iyi oyunculuktu. o kadar doğallar ki, abartılı olarak düşünülecek sahneleri bile gayet samimi bir şekilde yansıtabilmeyi başarıyorlar. Yalnız senaryo gereği ilk dakikalarda biraz sıkılabiliyor insan. Ama daha sonraları oyunun temposu çok güzel seyrediyor. sessiz sakin giderken oyun, bir anda hararetlenen diyaloglarla sıkılmanıza, oyundan kopmanıza fırsat kalmıyor, sonra yine dinginleşiyor ve insanı yormuyor ve bir buçuk saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Bir önceki hafta Cezmi Ersözün bir eseri olan Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk adlı oyunun keyifle seyir ettim. Kürşat Alnıaçık muhteşem tek kişilik oynunu perfonmansı muhteşemdı  adamın inanılmaz bir enerjisi var. oyun boyunca kendini yerlere atıyor adam. aşkın, pişmanlığın, arzunun enerjisini, bünyeye etkilerini öyle güzel ve öyle estetik yansıtıyor ki, etkilenmemek elde değil sonunda "ne o 1 saatçik miydi, tadı damağımda kaldı" dedim. sevgililer gününü yalnız geçiren bir adamın türlü buhranlarını yoğunlaştırılmış biçimde veriyor. hayata dair inanılmaz satır araları var.
Bu arada önde bilet almamızı tavisye edeirm iki oyun içinde birincisinde üzerize su falan gelebilir İki ncisinde de tütsü kokusu haricinde üzerlerineetrafta uçuşan masa sandalye koltukların üzerime gelecek mi ürpertsi oluyor:)

Sonrasında Taksimde DR uğramadan olmazdı tabiki NewYork Times bestselleri İndirimdeydi:) uzun zamandır almak için sıraya koyduğum Marliyn Monroe ve Coco Chanel Biyografilerini aldım. Marlyn ilk solukta yarılandı bile Gerçekten Marliyn Monroe hayatına dair bilinmeyen gerçekleri içeriyor. Marliyn yakınlarının gözünden sansasyonllardan ve yönlendirmelerden uzakça dinleğimi düşündüm okurken. Marliyn başarısının ardındaki maskelerinin ardındaki kadın yanıyla seks sembolu olmamış en doğal haliyle okuyorsunuz. İlk zamanlar yaşadığı acıları okurken yeter artık dayanamıyorum okuyamayacağım bırakıyorum Kitabı diyerek bir kenara bıraksanızda daha sonra kitabın o büyüleyici ve sürükleyici ağır basıyor veyine bir solukta okumaya tekrar başlıyorsunuz.
Coco Chaneli daha önceden Harpers Bazaarın verdiği Belgeselle yakından tanımaya çalışmıştım ancak hiç bir zaman sinema kitabın yerini tutamaz. Bu yüzden de Kitabını bulduğum ilk anda kaçırmak istemedim henüz okumaya başlamadım ancak okuduğumda onuda sizlerle paylaşacağım...