4 Mart 2016 Cuma

Siddartha-Hermann Hesse

“Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelik mucizeler yaratabilir ama  bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.”



 Siddertha’nın içinde geçen bu cümle sanrım kitabı en iyi özetleyen paragraflardan biriydi. Siddhartha, Hermann Hesse’nin  Buddha yani Siddhartha Gautama’nın hayatını konu  alan, Budizm felsefesini işleyen  yazarın en iyi olarak bilinen romanlarından biridir.

Hermann Hesse 1946 Nobel ödüllü yazar bizim yolumuzun kesişmesi ise çok yakın bir zamana dayanıyor.  Kitabı okurken doğu felsefesinin naifliğini ve sadeliğini her satırda hissettim. İnanan her insan kendi inancının farklı sembollerle Siddartha’da kaleme alındığını okudukça fark edecektir.
İslamiyet’te tasavvuf olan bu durum, Budizm’de Samanalık, Brahmanlık gibi görüşlerle yansıtılmış. Kitap felsefi bir türe sahip olmasından dolayı oldukça uzun cümlelere sahip ve anlaşılması zor diyeceğim kitaplardandı. 

Kitabın yazarının hayatı aslında beni en çok etkileyen unsurlardan biri oldu. 1946 yılında Nobel ödülü alan, Almanya doğumlu Rus asıllı, Hermann Hesse hayatta yaşadığı sıkıntılardan dolayı intihar girişiminde bulunduktan sonra  bir enstitüye yatırılmıştır. Bu sırada Jung’un öğrencisi tarafından tedavi edilirken, psikolojiye ve Jung’a duyduğu ilgi sonra kendini tedavi ederken iç dünyasını zenginleştirmiştir. Hint ve Budist felsefeye olan ilgisiyle tanınan yazar, 1946 yılında Siddhartha adlı bu eseriyle Nobel ödülü almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder