16 Nisan 2014 Çarşamba

Bir Hastanın Güncesi

Merhaba!
Uzun kasvetli  ve karanlık günlerin ardından, güneşi doyasıya görebiliyoruz. Bu güzel  havalar insanın ruhuna,  mutluluk yüklüyor.  İnsanların yüzleri daha sıcak ve içten tebessüm ediyor. Bu güzel havalardan nasibini alan yanlızca insanlar mı tabiki hayır ağaçlar, çiçekler  bütün yaşayan organizmalar daha aydınlık taptaze ve capcanlı, Deniz desen ışıl ışıl özelliklede İstanbul boğazı Güneşin altında pırıl pırıl ışıldıyor. Güneş artık sıcak yüzünü gösterdi. İşte bende hafta sonu güneşin aydınlığına kapılarak, sıcaklığına aldaranak ince giyisilerle kah boğazda, kah parklarda gezdim durdum. Üşüdüğümü anlasamda, anlamazlıktan geldim sonuç itibariylede pazartesi günü hasta uyandım.  Hemde çok hastaydım, dirensede ruhum bedenime, bedenim  yatağa sinek gibi yapıştı kala kaldı.


İşte dinlenirken ben vakit ayırıpta izleyemediğim daha önceki yazımda bahsettiğim D&R festival film indiriminden edinmiş olduğum. Festival filmlerinden iki tanesini izledim. Ara ara yataktan kalktıkça çalışma masamda çerçevesi yapılmış puzzle için parça ekledim.

İlk izlediğim film, Nobody Walks !f 12.Bağımsız film festivalinde  'yola devam' ismiyle gösterime girmişti. Festivalde Jüri Özel Ödülü kazanan bu filmi izlemediğim için pek bir üzülmüştüm izledikten sonra iyi ki festivalde izlemedim dedim çünkü film kesinlikle evde oturup izlemelik bir film. Filmin konusu; Genç bir sanatçı olan Martine New York’tan Los Angeles’a gelerek, uzaktan mükemmel gibi görünen iki çocuklu ailenin yanına yerleşmesiyle gelişen olay kurgusu  üzerinde şekilleniyor. Anlatmaya çalıştığı bastırılmış duygu ve arzuların yansıması aracılığla , insan ilişkilerinin karmaşık dünyası anlatabildi mi diye soracak olursanız ben sığ buldum.
Diğer film tercihim ise  geçen yıl  Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi film seçilen Kusursuzlardı. Kusursuzları psikolojik gerilim türünde başarılı bulduğum bir film oldu . Filmin konusuna kısacık değinecek olursam: İstanbul’dan Çeşme’ye, birkaç ay önce vefat etmiş olan anneannelerinin yazlığına gelen iki kız kardeşin sevgi  ve rekabet dolu ilişkisini üzerinde şekillenen bir kurgu. İki kız kardeşin, paylaştıkları ortak bir sırrın etrafında  gerilimli ruh halleriyle insan ilişkilerin karmaşık dünyasını yüzeysel bırakmadan anlatıyor.  Karakterlerden biraz bahsedecek olursam. Yasemin ve Lale birbirlerine tamamen zıt özellikte iki karakter. Yasemin dışa dönük, korkusuz, ve maceraya açık, erkeklerle ilişkilerinde flörtçü bir tavır sergilerken kardeşi Lale onun tam aksine içine kapalı, sürekli bir şeylerden korku duyan ve tedirgin olan, erkeklere kendini olabildiğince kapatan, kadınlığını saklayan bir karakter olarak çiziliyor. Flimden bir kaç kare ile detaylandıracak olursam,  Yasemin Alaçatı’nın plajlarında tüm dişiliğini  cüretkarca ortaya koyarken, Lale üzerinde anneannesinin eski kıyafetleriyle şemsiye altında Yasemini izlemeyi tercih ediyor. Yine Yasemin spor kıyafetlerini giyip düzenli olarak koşuya çıkarken, Lale üzerinde yine anneannesinin kıyafetleriyle kendini eve hapsediyor. Film boyunca kardeşler arasındaki duygu gerilimi hissediyor ve bir patlama bekliyorsunuz. İşte bu noktada filmi Psikolojik gerilimin zirve yaptığı bir sonla sizi, etkiliyor. 
Özellikle psikolojik gerilim sevenler ve Türk Sinemasında Başarılı işler yapılmıyor diyenler için evde izlemek için güzel bir film.
Herkese Sağlıklı Günler :)

3 yorum:

  1. Gecmis olsun esra, blogun cok hos
    Her sey gonlunce olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazan'cığım çok teşekkür ederim
      Öperim.

      Sil
  2. Çok çok geçmiş olsun :) Umarım bir daha hastalanmaz, sağlıklı bir ömür geçirirsin. Bu arada sendeki puzzle bende alacakken bir anlık kararla başka bir modeli almıştım. Çok yakışıyor duvarlara. Herkesin bu güzel uğraş ile zaman geçirmesi gerekir bence.

    YanıtlaSil