Bazı kitaplar başucu kitabıdır. Eckhart Tolle’nin The Power
of Now(Şimdinin Gücü) kitabı da benim için başucu kitaplarından biridir.
Kitaba göre zihin daima kategorize etmek ve kıyaslamak ister dışsaldır
ve bizi yanıltır. Gerçeği başka bir yerde aramanız gerekmez. Sadece size zaten
sahip olduğunuz şeye nasıl daha derin bir biçimde girin ve şimdi de kalın
böylece andan keyif alın diyor. Yine kitap zihin yanıltır, Düşünmeyi
durduramamak korkunç bir derttir, ama biz bunu fark etmeyiz, zihinsel gürültü
sizin o içsel sessizlik ve sükûnet zemini bulmanızı engeller. O ayrıca bir
korku ve ıstırap gölgesi oluşturan sahte, zihin-ürünü bir benlik yaratır. Düşünmek
bir hastalık haline gelmiştir. Hastalık bir şeylerin dengesi bozulunca ortaya
çıkar. Not: Zihin, eğer doğru biçimde
kullanılırsa, muhteşem bir alettir. Ama yanlış biçimde kullanılırsa, çok yıkıcı
bir hale gelir.
Özgürlüğün başlangıcı sizin o hükmeden varlık -yani, düşünen-
olmadığınızı idrak etmektir. Bunu bilmek sizin o varlığı gözlemlemenizi mümkün
kılar. Siz düşüneni izlemeye başladığınız anda, daha yüksek bir bilinç düzeyi
harekete geçer. O zaman siz düşüncenin ötesinde engin bir zeka aleminin
bulunduğunu, o düşüncenin o zekanın sadece minicik bir veçhesi olduğunu fark
etmeye başlarsınız. Ayrıca, gerçekten önemli olan her şeyin -güzellik, sevgi,
yaratıcılık, sevinç ve iç huzurunun- zihnin ötesinden kaynaklandığını da fark
edersiniz. Böylece uyanmaya başlarsınız.
Zihin işler ters gittiğinde
yani olumsuz sonuçları şimdi ve içinizde ki durumla ilgili olsa bile, zihin bu durumu
geçmiş deneyimlere göre yorumlayacaktır. Çünkü bu ses sizin -hem tüm
geçmişinizin hem de miras aldığınız ortak kültürel düşünce biçiminin bir sonucu
olan- koşullanmış zihninize aittir. Böylece,
siz mevcut durumu geçmişin gözleriyle görür, yargılar ve onunla ilgili tümüyle
çarpıtılmış bir görüş elde edersiniz. Bu sesin bir insanın en kötü düşmanı
olması yaygın görülen bir durumdur. Birçok insan kafasında -sürekli kendisine
saldırıp onu cezalandıran ve yaşam enerjisini tüketen- bir işkenceciyle yaşar.
Bu hem tarifsiz bir ıstırap ve mutsuzluğun, hem de hastalıkların nedenidir.
“Düşüneni izlemek”
yerine, siz ayrıca dikkatinizi Şimdi‟ye yönelterek de düşünce akışında bir
kesinti, bir boşluk yaratabilirsiniz. Sadece içinde bulunduğunuz anın yoğun bir
biçimde bilincinde olun. Bu derin bir doyum veren bir şeydir. Bu yolla,
bilincinizi zihinsel faaliyetten uzaklaştırıp, son derece uyanık ve farkında olduğunuz,
ama düşünmediğiniz, bir düşünce-sizlik boşluğu yaratırsınız. Bu meditasyonun
özüdür. Günlük yaşamınızda bunu, normalde bir vasıta olan rutin bir faaliyete
tüm dikkatinizi vererek, böylece onu kendi başına bir amaç haline getirerek
uygulayabilirsiniz.
Ego terimi farklı insanlara farklı şeyler ifade eder, ama
ben burada onu zihinle bilinçsizce özdeşleşme sonucunda yaratılan sahte bir
benlik anlamında kullanıyorum.Ego için şimdiki an mevcut değildir. O sadece
geçmişi ve geleceği önemli görür. Gerçeğin bu tam tersine çevrilişi egosal
zihnin bu kadar bozuk-işlevli oluşunun nedenini oluşturur. O daima geçmişi
canlı tutmakla ilgilenir, çünkü geçmişiniz olmadan siz kimsinizdir? O
varlığının sürmesini sağlamak ve orada bir tür rahatlık, kurtuluş ya da doyum
aramak için kendisini sürekli geleceğe projekte eder. O der ki: “Bir gün bu ya
da şu gerçekleştiğinde ben iyi, mutlu, huzurlu olacağım.” Ego şimdi ile,
yaşanan an ile ilgileniyormuş göründüğünde bile, onun gördüğü şey şimdi
değildir: O yaşanan an„ı geçmişin gözleriyle gördüğünden, onu tümüyle yanlış algılar.
Ya da, yaşanan an‟ı -hedefe götüren- bir vasıtaya indirger ki bu daima zihnin-projekte-ettiği
gelecekte yatan bir hedeftir. Zihninizi gözlemleyin, bunun böyle işlediğini
göreceksiniz. Şimdiki an özgürlüğün anahtarını barındırır. Ama,
siz zihniniz olduğunuz sürece şimdiki an‟ı bulamazsınız.
Bir duygu genelde büyütülmüş ve güçlendirilmiş bir düşünce
kalıbını temsil eder . Duygu sizi teslim almak, size hakim olmak
ister ve -eğer siz orada yeterince mevcut değilseniz bunu çoğu kez başarır.
Eğer siz orada mevcut olmadığınız için -ki bu normal bir şeydir- duyguyla
bilinçsizce özdeşleşirseniz,
duygu geçici olarak “siz” haline gelir. Çoğunlukla, sizin düşünüşünüz ile duygu
arasında bir kısır döngü oluşur: onlar birbirini besler.
Ayırt edilmemiş doğasından ötürü, bu duyguyu tam olarak
tarif edecek bir isim bulmak zordur. “Korku” bu duyguya yakındır, ama sürekli
bir tehdit duygusunun ötesinde, o ayrıca derin bir terk edilmişlik ve
eksiklik duygusu da içerir. En iyisi, o
temel duygu kadar ayırt edilmemiş bir terim kullanıp, ona basitçe “acı” demek olabilir. Siz benlik duygunuzu zihinle
özdeşleşmekten, yani, ego‟dan almaktan vazgeçene dek bu acıdan kurtulamazsınız.
Siz bu özdeşleşmeyi bıraktığınızda zihin iktidardan düşer ve Var‟lık kendisini
sizin gerçek doğanız olarak açığa vurur.
Duygu (emotion) aslında “karışıklık, rahatsızlık” anlamına gelir. Bu
sözcük Latince bir sözcük olan ve “karıştırmak, rahatsız etmek” anlamına gelen
emovere‟den gelir.
Haz daima sizin dışınızdaki bir şeyden alınır, oysa sevinç
içinizden yükselir. Bugün size haz veren bir şey yarın acı verebilir, ya da o
gider ve yokluğu size acı verir. Ve çoğunlukla sevgi olarak görülen şey bir
süre haz ve heyecan verici olabilir, ama o bağımlılık yaratıcı bir tutunma, bir
anda zıddına dönüşebilecek bir aşırı muhtaçlık halidir. Böylece birçok “sevgi”
ilişkisi, başlangıçtaki esrime hali geçtikten sonra, “sevgi” ile nefret, çekim
ile saldırı arasında gider gelir.
Siz zihninizle özdeşleştiğiniz sürece, acı kaçınılmazdır.
Ben burada, aslında, fiziksel acının ve hastalığın da ana
nedeni olan duygusal acıdan söz ediyorum. İçerleme, nefret, kendine-acıma,
suçluluk duygusu, öfke, depresyon, kıskançlık ve en hafif sinirlenme bile bir
acı biçimidir. Ve her haz ya da duygusal yükseklik, içinde -ayrılmaz zıddı olan
ve zamanla tezahür edecek olan acının tohumunu taşır. Acının iki düzeyi vardır: şimdi
yarattığınız acı ve geçmişten gelen ve hala zihninizde ve bedeninizde yaşayan acı.
Şimdi’de Daha Fazla Acı Yaratmayın
İnsanın çektiği acının
büyük bölümü gereksizdir Zihin yaşamınızı yönettiği sürece kendi yarattığınız
bir şeydir.
Şimdi yarattığınız
acı daima, olanı kabullenmemekten, olana bilinçsiz bir biçimde direnmekten
kaynaklanır.
Şimdi olan, daima şimdi olan yaşamın kendisine karşı
çıkmaktan daha anlamsız bir şey olabilir mi? Olana teslim olun. Yaşama “evet” deyin ve yaşamın nasıl birden
-size karşı çalışmak yerine- sizin için
çalışmaya başladığını görün.
Geçmiş Acı: Acı-Bedenini Ortadan Kaldırmak
Acı-bedeni, var olan diğer her varlık gibi, varlığını sürdürmek ister
ve o ancak sizin onunla bilinçsizce özdeşleşmenizi sağlayabilirse varlığını
sürdürebilir.
Bir kez acı-bedeni
sizi ele geçirdiğinde, siz daha fazla acı istersiniz. Siz bir kurban ya da
kurban-eden haline gelirsiniz. Siz acı vermek, ya da acı çekmek istersiniz veya
her ikisini birden istersiniz. İkisi arasında aslında çok fark yoktur. Elbette,
siz bunun farkında değilsinizdir ve acı istemediğinizi hararetle iddia
edeceksinizdir.
Ama yakından
baktığınızda, düşünce ve davranış biçiminizin acıyı -kendiniz ve başkaları
için- sürdürecek şekilde tasarlandığını göreceksiniz. Ego‟nun karanlık bir gölgesi olan acı-bedeni aslında bilincinizin
ışığından korkar. O keşfedilmekten korkar.
Bir kez siz zihninizle
özdeşleşmeyi bıraktığınızda, haklı ya da haksız olmanız benlik duygunuz için
hiçbir fark yaratmaz, böylece haklı çıkmak için duyduğunuz o çok zorlayıcı ve
derin bir biçimde bilinçsiz gereksinim -ki o bir şiddet biçimidir- artık var
olmayacaktır.
Zaman hiç de değerli bir şey değildir, çünkü o bir illüzyondur. Sizin değerli olarak algıladığınız şey zaman değil, zamanın dışındaki tek noktadır: Şimdi. O gerçekten değerlidir. Siz zaman -geçmiş ve gelecek- üzerinde ne kadar çok odaklanırsanız, Şimdi‟yi, var olan en değerli şeyi de o kadar çok kaçırırsınız.
Yaşam şimdidir. Yaşamınızın şimdi olmadığı bir zaman asla olmamıştır ve olmayacaktır.
Sizin geçmiş olarak düşündüğünüz şey eski bir Şimdi‟nin zihinde depolanmış anısıdır. Siz geçmişi hatırladığınızda anıyı yeniden canlandırırsınız ve bunu şimdi yaparsınız. Gelecek ise hayal edilen bir
Şimdi‟dir, o zihnin bir projeksiyonudur. Gelecek geldiğinde, Şimdi olarak gelir. Siz gelecek hakkında düşündüğünüzde, bunu şimdi yaparsınız.
Siz neyi savunuyorsunuz?
İllüzyoni bir kimliği, zihninizdeki bir imajı, bu hayali varlığı. Bu kalıbı
bilinçlendirerek, ona tanık olarak, siz onunla özdeşleşmeyi bırakırsınız. O
zaman, bilincinizin ışığın da, bilinçsiz kalıp hızla eriyip yok olacaktır. Bu ilişkileri
kemirip aşındıran tüm tartışmaların ve güç oyunlarının sonudur Başkaları
üzerinde güce sahip olmaya çalışmak, kuvvet kılığına bürünmüş zayıflıktır.
Gerçek güç içimizdedir ve ona şimdi ulaşabiliriz.
Alman asıllı yazar Eckhart Tolle Cambridge Üniversitesi‟nde
araştırmacı ve denetçi olarak çalışırken Yirmi dokuz yaşında derin bir
spiritüel değişim-dönüşüm geçiriyor. Değişim sonrası eski kimliğini hemen hemen
yok ederek, yaşamının seyrini kökten değiştiriyor. Tolle, sonraki yıllarını
içsel yolculuğun başlangıcını anlamaya derinleştirmeye çalışmış. Eckhart Tolle,
son yirmi yıldır Avrupa ve Kuzey Amerika‟da bireyler ve küçük gruplarla çalışan
bir danışman ve spiritüel öğretmen. The Power of Now(Şimdinin Gücü) kitabı ise
onun bu öğretileri ilk kez geniş bir kitleye ulaşmasının başlangıcıdır.
Niye hiç yorum yok? Böylesine GÜZEL DÜŞÜNEN İŞLEK ZİHİNLERİN varlığı büyük haz veriyor. Körler ülkesinde ayna satan güzel insan! Sevgi ve saygılar.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için nasıl teşekkür etsem bilemedim. Sevgiler.
Sil